GÜNLÜK

Sevgili günlük,

Bu sabah yine şehir turu atayım dedim. Hem günlük sporumu yapar, hem de bizim Hulusi’ye uğrarım diye düşündüm. Uğrarım da çocuğu üniversiteye kaydettirip ettirmediğini, iban numarası isteyen kimi arkadaşlarımızın vaatlerini yerine getirip getirmediklerini sorarım demiştim.

Havanın kapalı olması, rüzgârın tatlı esintisi dolayısıyla ne güneş gözlüğü taktım ne de şapka vurundum. Giderken Hulusi’nin tekmil alet edevatı yerinde olmasına karşın kendisi yerinde yoktu. “Eşim hasta” diyordu acaba eve mi gitti? Dönüşte görürüm dedim ama dönüşte ise malzemelerine ilaveten çayı içilmiş, ince belli boş bir çay bardağı görülüyordu.

Aşağı indim. İyi giyimli baylı bayanlı bir gurup, Atatürk heykelinin önünde fotoğraf çektiriyorlardı. Bir arkadaşım, bunların iş bankası çalışanları olduklarını söyledi. Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü hesabı önce anlam veremedim ama sonra kendilerine göre bir nedenleri vardır diye düşünüp sormaktan da vazgeçtim.

Bir süre beraber yürüdüğümüz gurubun erkekleri takım elbiseli ve kravatlı kadınları ise genelde modern giyimli idi ama özellikle birisi aşırı modern idi. Senin anlayacağın, düğün törenleri hariç bu denli modern giyinenine Tokat’ta rastlamamıştım şimdiye kadar. Acaba diyorum bu aşırı modern giyimli hanım, ilimize yeni gelen müfettiş falan gibi bir şey miydi ki?

Yani sevgili günlük, bu gün akıntıya kürek çekmiş gibi oldum. Ne Hulusi’yle görüşebildim ne de bankacıların fotoğraf çekme nedenini öğrenebildim. En iyisi gidip uzayan saçımı kestireyim dedim. Onu bari başardım.

Epey, uzamıştı. Ondan kurtuluşumun mutluluğunu yaşıyorum.

Not: yeni öğrendim. O gün, iş bankasının kuruluş yıldönümü imiş..

Yorum yapın