İLKOKULA EYLÜLDE BAŞLADIM

Eylülde mutlaka açılıyordu okullar. Eylülün başı, ortası veya sonunda… Ama mutlaka açılıyordu.  O sene okula başlayacaktım. Ağustos sonunda beni bir heyecan, bir telaş aldı. Okul evimizin karşısında. Evin önündeki sokak kağnı arabası geçecek genişlikte. Büyük kerpiç bina benim okulum. Camları açık olunca, kanatlı kapımız da açıksa, bizim hayat dan oturduğum sıra görünüyor. Onu tanıdıklarıma, beni … Devamını oku

ÖNEMLİ ZİYARET

İnsanlar iş hayatında hep ileri bakarlar. Yönetilirken yöneten olmak isterler. Yöneticileri hep eleştirirler.  Hatta kıskanırlar. Bir gün bu eleştirileri yapanlar yönetici olur. İdareciliğin dışardan göründüğü gibi olmadığını işte o zaman anlarlar. İdarecileri,  diğer kurum ve kuruluşların yöneticileri,  ziyaret ederler. Ziyaret edilenler de bir süre sonra iade-i ziyarette bulunurlar. İki bin öncesi tüm dairelerde, kurum ve … Devamını oku

HER İŞTE LİYAKAT

Bu günlerde liyakat sözü çok duyulmaya başlandı. En yukarıdan, tabana kadar herkes kullanıyor. Bir siyasetçi,   Üst düzey bir atanmışın sözlerine: “ ilkokul öğrencisi bile bu sözü söylemez. Çok ayıp “ Diye tepki gösterdi. Patron liyakatli işçi ister.  Amir memurun iyi yetişmişini arar. Usta liyakatli çırak ve kalfayı önemser. İyi seçmek gerekli. Kimsenin alnında liyakat derecesi … Devamını oku

ÇOK DUYGULANDIM

Pazar yerimi, bir manavın önümü görüntüden pek anlaşılmıyor. Tezgâhların başında gençler çalışıyor.  Tezgâhlara kavun yığılmış.  Yetişkine göre ayarlanmış tezgâhın yüksekliği gencin göğüs hizasında. Mavi tişörtlü, saçları kısa kesilmiş, yüzü esmerle beyaz arası, temiz ve güzel bir genç arkasını park etmiş bir minibüse yaslamış bekliyor.  Belki çalışmış, yorulmuş dinleniyor.  Belki çalışanlarla hiç alakası yok, onlar gibi … Devamını oku

DAVA VEKİLİ

Tokat, tek caddesi olan bir şehirdi.  Geyras’tan geçen yol, Bey bağının altından hapishanenin önünden, Kepaze meydanına ulaşırdı. Bu meydanda bazı yolcular inerdi.   Dönüşte gidecekleri vasıtayı o meydanda beklerlerdi. Burası,  caddenin bittiği yerdi.  Gelen arabaya binerlerdi.  Vasıtaların park edip beklediği yere, garaj denirdi.   Garaj yazıhane, bilet almak yoktu.   Kendi köyüne en yakın yoldan geçen her vasıtaya … Devamını oku

PANDEMİ SONRASI BEN

On mart gününden itibaren sokağa çıkmadım. Pandemi dönemi başladı. Yaşım yetmişi geçti. Çıkmak zorunda olduysam da serbest gezemedim. İşimi görüp eve döndüm. Bunu yapmam için bir baskıya gerek yoktu. İzinli olduğum halde, dışarıda kendimi suçlu sanıyordum. AVM ye uğramadım. Alışveriş yapmadım. Bugün kısıtlama yok. Alışveriş yapmak istedim. Bir AVM ye arkadaşımla beraber uğradık. Bir ürün … Devamını oku

HER ŞEY DAHA ÇOK DEĞİŞECEK

Emekli olduktan sonra, Ankara’ya yerleştim. Kırk altı yaşında emekliydim. Cumhuriyet dönemi sanayisi Ankara’da toplandığını gördüm. Ancak, yarım asırlık ömrümü doğduğum yerde geçirdim. O büyük şehre alışmam kolay olmadı. Daha çok şehir dışına çıkma ihtiyacım olduğunu biliyordum. Çubuk ilçesinin Meşeli köyüne gittim. Köyün rakımı Ankara’dan fazla. Yaylanın rakımı da köyden fazla. Ankara’ya yüksekten bakıyorum. Meşe ormanı … Devamını oku

PANDEMİ SONRASI

Yeni yıla girerken herkesin dilekleri ve temennileri vardı. İki bin on dokuz yılını uğurladık. Büyük umutlarla karşıladık iki bin yirmi yılını. Yeni yıldan çok beklentilerimiz oldu. Her şeyin gönlümüzce olması dileklerimiz vardı. Gönlümüzce olacak her şey nelerdi: Barış olsun. Ekonomi düzelsin. İşsizlik sona ersin. Eğitim aksamasın, başarıları katlansın. Yolsuzluk yoksulluk ortadan kalksın. Hak, hukuk adalet … Devamını oku

MERDİVEN ALTI ÜRETİM YAYILIYOR

Bir ürünün, uygun olmayan koşullarda kurallara aykırı olarak üretilmesidir. Bu tür üretim her devirde yapılmıştır.  İnsanlar suç olduğunu bilerek bu yola başvururlar.  Sonunda yakalanıp cezasını çekenler olduğu gibi,  haksız kazanç sağlayanlar da olmuştur. Birileri mecbur oldukları için bu yolu seçerler. Bazıları da kazancıyla yetinmez, daha çok para kazanmak için. Ülkede istikrarın olduğu zaman daha çok … Devamını oku

OKUMA KRİZİNE YAKALANDIM

“Ben.  Gelirken izin aldım. Burada istediğim yere giderim.” Dedi misafirim. İstanbul’dan gelmişti. Çıktık. Elimde kocaman bir kitap. Kapağı gri ve sarı renklerden oluşuyordu. Onu poşete koymadım. Kâğıda sarmadım. Açıp okumaya hazır, elimde tutuyordum.  İşaret parmağımı da kaldığım yerde tutuyordum. Giderken elimde taşıdım. Hükümet konağına girdik.  Tam karşıda bir masada iki memur vardı. Onlara, Vali Beyin … Devamını oku

SEYFETTİN MEKIRDAN DEĞİL ÖRÜKTEN KORKTU

Korkuyu daha önce de yazmıştım. Biraz daha detaya girmek istedim.  Korkulan şeylerden gözle görülür elle tutulur olanlar vardır. Düşmandan korkuyorsan düşmanını tanımalısın. Tedbir almalısın, korunmalısın. Gücün yettiği kadar korunmaya çalışmalısın.  Hakkından gelir onu yok edersin. Acımasız olan düşmana karşı daha acımasız olursun. İşini bitirir kurtulursun. Yangın, sel, yıldırım buna benzer doğa olayları da vardır. Bazı … Devamını oku

EVİMDE ON ALTI GÜN

Dışarı çıkma yasağını ben on martta kendim için başlattım. Günü üçe böldüm. Okuma, Bilgisayarda yazma, Atölyemde oyalanma. Bunların süreleri dakika ölçümlü değil. Birinden sıkılınca diğerine geçiyorum. Kaç saat geçtiğini anlamadan günü bitiriyorum. Laf aramızda hava almak için bahçede de uğraşırım. Güneşi sevdiysem uzun süre kalırım bahçede. Oyalanma deme nedenim şundan: Elimdeki rahatsızlıkla istediğim gibi çalışamıyorum. … Devamını oku

ÖNLEMLERİ ÖNEMSİYORUM

 Annem,  ocağa yakın sofrayı kaldırdı. Ucu yanmış odunları ocağın arka tarafına dizdi. Kendi yaptığı ot süpürgeyle külleri ateşin çevresine topladı. Bulaşıkları bucaklığa (  evde kap kaşıkların konduğu yer.)  koydu. Ot süpürgeyle külü ateşin çevresine topladı. Sofradan boş kalan, büyük minderi orta direğin yanındaki kıl çulun üstüne çekti.  Direk taşına gelen ucunu yastık gibi katladı. Beni … Devamını oku

HER İNSAN ENGELLİ ADAYIDIR

Daha önce bir yazımda öneride bulunmuştum: “Okuma bağımlısı olalım. “yazmıştım. Bu yazımı kimler okudu, kimler bağımlı oldu bilemem. Kendim tam bağımlı olduğumu biliyorum. Bir lisede konferansa katıldım. Çıkışta konuşmacı yazarla sohbet ettim. Bana bir kitabını imzaladı. “Bunu sen okursun. Başkalarına da okutursun. Okuma bağımlısı olduğunu biliyorum.” Dedi. Kapağın altındaki ilk sayfaya: “Osman Kablan abimize engellilere … Devamını oku

MEKÂNIN CENNET OLSUN CAFER ÖZTÜRK

On beş yaşında öğretmen okuluna başladım. Okulun yarıdan fazlası inşaat halindeydi. Yatakhane ve yemekhanenin duvarları içeriden sıvanmış, dışarısı sıvasızdı.  Derslikler ve idare bölümü tamamlanmıştı. Çevre düzenlemesi yapılmamış olduğu halde hepimiz okulumuzdan övgüyle söz ediyorduk.  Çevre düzenlemesini, Tarım öğretmenimiz Cavit Kiper’in gözetiminde, tarım derslerinde peyderpey yaptık. Orada halen yaşamakta olan çamlar şimdi altmış yaşında.  Bir karış kadar … Devamını oku

REFORM YAPILDIĞINI FARK ETTİM

Maaş aldığım bankaya uğradım. Günlerden dokuz mart. Maaş alma günüm değildi. Bazı işlerim vardı uğradım. Girişte, güvenlik görevlisi beni karşıladı: -Amca,  promosyon için mi geldin? -Yok. Promosyonlar veriliyor mu? -Verilmiyor da imzanız alınıyor. -Eh, gelmişken imzamı da vereyim. Sol kolumdan tuttu. Beni yarım sağa çevirdi. Diğer elinin işaret parmağıyla göstererek: -Şu araya git amca. Gittim. … Devamını oku

KÖYDE BİZE ÖRNEK OLANLAR

Kemal Çetin, Selahattin Yakar, Fahri Yakar, Mehmet Yakar, Halis Tosun, Enver Kılıç, Mehmet Topbaş…  Köyümden yetişen değerler KÖYDE BİZE ÖRNEK OLANLAR                 Onlarla beraber geçti öğrencilik yıllarımız.  Köyün küçükleri olarak ağabeylerimize özeniyordum.. Ne okuduklarını, ne öğrendiklerini bilmiyordum.  Benim özentim onların köye; Kolalı gömlek, ütülü elbise ve parlak boyalı ayakkabıyla gelmeleriydi.                 Cizlavut, Niksar kale lastikleri, … Devamını oku

STRES HASTALIKTIR

Stres bir hastalıktır. Bence her hastalığın da sebebidir. Kişi onunla mücadele etmelidir. Onu yenmelidir. Eğer ona yenik düşerse ağır faturasını öder. Her yaşın ayrı sorunları vardır. Bunlarla başa çıkmak da kolay değildir. Aslında hayat kolay değildir. Yaşamak güzeldir. Yaşamayı bildiğimiz sürece güzeldir.  Bilmeyen, zaten yaşarken ölmüştür. Olaylar karşısında soğukkanlı olduğumuz zaman her sorunu çözeriz. Ama kızgın, … Devamını oku

KOCA ÇINAR’A YAZIK ETTİLER

Bu yazıyı okumadan önce çınara dikkatle bakalım. Bu Tokat’tan bir görüntü olduğunu söylersen Tokatlılar inanmayacaklar. Tokat’tan ayrılmış olanlar hiç inanmayacak. İzin verin anlatayım. Efendim burası Tokat Parkende Mahallesidir.  Beş lojman, iki yurt binası, Yüzme havuzu ve koca çınarı bünyesinde barındıran bir kuruluşun son görüntüsü. Binalar yıkıldı. Havuz söküldü. Çamlar kesildi. Bir enkaz alanı oluştu. Koca … Devamını oku

KÖYE ORMANCI BASKISI

Büyük pınarın suyu musluktan değil, çam oluktan akıyor. Azaltmak, kısıtlamak mümkün değildir.  Önündeki taş veya betondan yapılmış tekneler dolar, taşar. Taşıp giden su gölü doldurur. O suyu tarla sulamakta herkes kullanıyordu. Göle giden suyu harmana bağladı Çavdar kaya. Harmanı suladı. Çamuru biraz kuruyunca  çalı süpürgeyle süpürdü.  Harmanda toz saman kalmadı.  Topladığı samanın irislerini topladı öbek … Devamını oku

TEDAVİ MERKEZİ

Yapıldığı yıllarda o çevrede başka bina yoktu.  Beş katlı muhteşem bir bina yapıldı. Sonra her tarafına yapıları binalar da bunun kadar görkemli oldu. Boyası çevre düzenlemesi tamamlandı. Bahçe girişinin sol tarafına bir pergola  (çardak) yapıldı. Her tarafı açık olan çardak bir gölgelikten ibaretti. Dört duvarla çevrili değildi. Tek oda haline geldi. Üstü kapalı duvarları yoktu.   … Devamını oku