Taşınabilir cihazların vazgeçilmez enerji kaynakları olan pil ve bataryalar bünyelerindeki aktif maddelerin kaybı ve istenmeyen kimyasal veya fiziksel değişimlerin sonucunda ömürlerini tüketirler. Pil ve cep telefonu bataryaları doğru şekilde geri dönüştürülmediği takdirde çevre için ciddi birer tehlike oluşturur, dış kapları zamanla delinerek bünyelerindeki ağır metaller ve kimyasal maddeler toprağa, suya karışabilir. Çevreyi korumak için cep telefonu bataryaları ve atık pil topladığını belirten Merkez İletişim Teknik Servis Elemanı Süleyman Emre Aylanç ( 21) çöpe atılması halinde doğaya zarar verecek olan bataryaların mutlaka geri dönüştürülmesi gerektiğini belirtti. Çevreyi korumak için geri dönüşüme önem verilmesini isteyen Aylanç, “Dünyada onlarca farklı marka tarafından her yıl yeni akıllı cep telefonları insanların hizmetine sunuluyor. Daha büyük ekranı, daha yüksek performanslı ve daha iyi kameraya sahip akıllı cep telefonları çıktığında insanlar eski telefonlarını yenilemek istiyor. Akıllı telefon bataryalarının ömrü doğru kullanıldığında 5 yıl hizmet verebiliyor. Batarya ömrü tükendiğinde bu ürünler çöpe atılmamalı, biriktirilerek geri dönüşüme gönderilmeli.” Dedi.
Aylanç, “Tehlikeli atık sınıfında olan ve çevresel olumsuz etkileri çok yüksek olan eski cep telefonu bataryaları, geri dönüşüm yöntemleri ile çevreci biçimde ekonomiye kazandırılabiliyor. Çevre bilincinin farkında olmak cep telefonu teknik servisleri için önemlidir. Bataryalarını biriktirerek çevre kirliliğinin önüne geçilebilir. Çalışma arkadaşlarımızla birlikte geri dönüşüm çalışmalarına destek veriyoruz ve atık pil, cep telefonu bataryalarını biriktirerek yetkili geri dönüşüm firmasına teslim ediyoruz. Çevre hepimizin ama doğamız her geçen gün daha çok kirletiliyor. Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi, çevreye verdiği zararın en aza indirilmesi hepimizin görevi, vatandaşlarımızdan da bu konuda duyarlı olmalarını rica ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) tarafından açıklanan bilgileri paylaşan Aylanç, “Taşınabilir cihazların vazgeçilmez enerji kaynakları olan piller, bünyelerindeki aktif maddelerin kaybı ve istenmeyen kimyasal veya fiziksel değişimlerin sonucunda ömürlerini tüketirler. Avrupa’da pil ve bataryaların ömürlerinin hesaplanması konusunda birçok çalışma yapılmış ve çeşitli sonuçlar elde edilmiştir. Cep telefonu, tablet, lap-top gibi cihazlarda kullanılan şarjlı pillerin ömür kavramını ay veya yıl olarak tanımlamaktan ziyade, çevrim ömrü olarak ifade etmek daha doğru olacaktır. Buna göre bir şarj (doldurma) ve bunu takiben yapılacak bir deşarj (boşaltma) işleminin karşılığına bir çevrim denilmektedir. Tek kullanımlık veya diğer bir ifadeyle şarj edilemeyen türdeki pillerin çevrim ömrünün bir olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Buna karşılık şarj edilebilir tip pillerde, pilin kimyasal yapısına bağlı olarak, 500-1500 çevrime ulaşılması mümkün olabilmektedir. Her bir çevrim sonucunda pil başlangıçta sahip olduğu nominal enerji kapasitesini bir miktar kaybeder ve kapasite başlangıca nazaran %60-70’e düştüğü zaman o cihaz için pil ömrünü tamamlamıştır. Pil ömrü tanımlamasında iç direnç kavramı da geçerlidir. Piller kullanıldıkça iç dirençleri yükselmeye başlar ve genellikle iç direnç başlangıca nazaran 1,3 – 2,0 misli arttığında pilin ömrü tamamlanmıştır. Ancak iç direnç ölçümü zor olduğundan, ömür tespitinde çevrim sayısının esas tutulması genellikle kabul edilmektedir.
Belirtilmesi gereken diğer bir husus, yukarıda tanımlanan çevrim sayısı kavramında pillerin tam şarjlı durumdan tamamen deşarj edilmiş duruma geçmeleri esas tutulmuştur. Eğer deşarj işlemleri sürekli olarak tam yapılmayıp kısmi olarak gerçekleştirilirse çevrim ömrü çok daha uzun olacaktır.
Piller, kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine geri dönüşümlü veya geri dönüşümsüz olarak çevirebilen elektro- kimyasal sistemlerdir. Bu dönüşüm esnasında istenilen kimyasal reaksiyonlara paralel olarak, maalesef istenmeyen bazı yan reaksiyonlar da oluşur ve bu yan reaksiyonlar pilin aktif maddelerini negatif yönde etkiler. Aktif kütlenin bu şekilde etkilenmesi, aktif kütlede azalma olmasa dahi, zaman içerisinde elektroliti tutan bölmenin çeperlerinde meydana gelen istenmeyen fiziksel ve kimyasal değişimler pilin akmasına ve pil ömrünün kısalmasına yol açar.
Pil ömrünün kısalmasına sebep olan en önemli etken sıcaklıktır. Pil bünyesindeki gerilim ve sıcaklık farklılıkları kimyasal reaksiyonları etkileyen en önemli faktörlerdir. Sıcaklık arttıkça kimyasal reaksiyonların hızı da artar. Bu nedenle sıcaklık artışı pil performansını arttırıcı bir neden olarak görülse de, istenmeyen reaksiyonların da artması sonucunda pil ömründe kayıplar ortaya çıkar. Diğer taraftan, pillerin raf ömürleri ve şarjlarını muhafaza etme özellikleri önemli ölçüde bu yan reaksiyonlara bağımlıdır. Ayrıca bu tür reaksiyonlar elektrotların pasifleşmesine, korozyona ve bünyeden gaz çıkışı artışına yol açarlar. Genelde pil sıcaklığının 100°C artması kimyasal reaksiyon hızının ikiye katlanması demektir. Dolayısıyla 300°C sıcaklıkta 1 saat görev yapabilen bir pil 150°C sıcaklıkta 2 saat hizmet ömrüne sahip olacaktır. Sıcaklık etkisini göstermek için verilebilecek en bariz örnek, nikel-metalhidrit (Ni-MH) pilleridir. Bahis konusu piller depolama esnasındaki sıcaklık artışından çok etkilenirler. Yapılan testlerde Ni-MH pillerinin 450°C sıcaklıktaki sürekli depolamalar sonucunda kapasitelerinin %60’ını kaybettikleri görülmüştür. Bütün pil türleri için her 100°C’lik sıcaklık artışının pillerdeki kendiliğinden ortaya çıkan şarj kaybı hızını iki misli arttırdığı bir gerçektir ve yukarıdaki açıklamalardan da sıcaklık artışının pillerin baş düşmanı olduğu rahatlıkla söylenebilir.” İfadelerini kullandı.
Aylanç, atık pillerin toplanmasına yönelik, “Pil üretimi yapılmayan ülkemizde ihtiyacımız olan tüm piller ithalat yolu ile karşılanmaktadır. İthalat yolu ile ülkemize gelen piller gümrük aşamasında kontrollerden geçmekte ve içerisindeki kimyasal maddeler (cıva, kurşun ve kadmiyum) “Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği”nde belirlenmiş oranlardan yüksek olması durumunda ithalata izin verilmemektedir.
Ancak ithalat yolu ile ülkemize gelen piller içerisinde ağır metal olan cıva eser miktarda, hatta büyük çoğunluğunda hiç bulunmamaktadır. Kadmiyum maddesi ise kullanıldığı tür itibariyle yaklaşık %2-3 civarında pazar payına sahiptir. Böylece pil üreticileri, kullandıkları yeni teknolojilerle hem daha çok fayda yaratmakta, hem de ağır metallerin kullanmayarak çevre için daha dost üretim gerçekleştirmektedir. Ancak yine de pillerin içerisindeki karbon, çinko, demir, mangan, nikel, lityum, kobalt, kadmiyum, bakır, alüminyum ve benzeri kimyasal maddelerin çevremizi ve doğamızı kirletmemesi için çevreye veya çöpe atmamalıyız, toprağa gömmemeliyiz; akarsulara, göllere, denizlere atmamalıyız ve yakmamalıyız.
Atık pillerin içerisindeki çeşitli kimyasal maddeler vahşi çöp depolama alanlarından sulama sularına ve toprağa karışarak çevre kirliliği yaratabilir. Hem bu nedenle hem de atık pillerin geri kazanımı yoluyla doğal kaynakların verimli kullanımını artırmak için evlerinizde, iş yerlerinizde biriktirdiğiniz atık pilleri poşette, karton kutu ya da kavanozlarda biriktirerek süpermarketlerde, okullarda, muhtarlıklarda, belediyelerin belirlediği toplama merkezlerinde bulunan atık pil kutularına atmalı veya pili satın aldığımız satış noktasına geri götürmeliyiz.” diyerek açıklamasını tamamladı