DÜZEY KOLEJİ

ABONE OL

News

İki takım lüks koltuk ve sehpalarla misafir odası gibi döşenmiş giriş bölümünde koltuklardan birisine iliştim. Sevgili torunumu sınıfına gönderdikten sonra yetkililerle tanışmak için bekliyorum. Şık bayan ve beyler, günaydınlaşarak geçiyorlar. Sabah sabah herkes mutlu, güler yüzlü görünüyorlar.

Belli ki herkes yerini aldı. Ortalık sakinleşti, orta yaşlı yakışıklı bir bey benimle ilgilendi. Hoş beşten sonra odasına gittik beraberce. Kapısında müdür, masasında Mustafa Demir yazan bey, beni tanıdığını, zaman zaman yazılarımı da okuduğunu söyledikten sonra, önce kendisi sonra kolej hakkında bilgiler verdi.

Müdür Bey, Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde yöneticilik yapmış. Emekli olduktan sonra burada başlamış işe. “Akçeli işlerle hiç ilgim olmaz” diyor. Hatta “Bizimle çalışmak için ne kadar istersiniz?” sorusuna “Ben anlamam. Ne uygunsa dedim, çok güldüler” diyor.

Çaylarımızı içtikten sonra Koleji gezdik. Kolejde ilk ve ortaokul bölümleri var. Birinci sınıfta Günaydın, iyi görünüyorsunuz çocuklar” hitabına afacanın biri, “Tabii, gözlüğün var da ondan” deyip ilave etti. “Söz vermiştin. Bizimle yemek yemiyorsun?”

Galoş takmamak için anaokuluna girmedik. Öğretmen odasında sevgili Ömer Çekenoğlu ile karşılaşıp hasret giderdik. Sınıfları kapılarındaki küçük pencerelerinden izledik. Kafeteryada genç öğretmenin “Şimdi kafeteryacı oldum” esprisine güldük.

Halı sahayı, yemekhaneyi, voleybol ve basketbol tesislerini, halka açık kapalı piknik yerini gördük. Belediyenin izin vermediği yüzme havuzu yerini, hemen tesisin içindeki üstü açık atık su deresini belediyenin kapatmadığından yakındı, Müdür Bey… “İstense diyor, az bir masrafla bu dere kapatılır, tesis, pis koku ve kötü görüntüden kurtulabilir.

Yüzme Havuzu deyince aklıma geldi. Plajlarda denizi bile olmayan ülkelerden gelen gençler suya bir dalıyor, arkalarına hiç köpük bırakmadan balık gibi gözlerden uzaklaşıyorlar. Sebebi sorulduğunda onların yüzmeyi, okullarında öğrendikleri söyleniyor. Okulun birinci görevi, öğrenciyi hayata hazırlamak değil mi? Devlet, bunu beceremiyorsa, becerenlere bari köstek olacağına destek olsa diyorum.

Kuşbakışı görebildiğim DÜZEY külliyesiyle ilgili izlenimim bu kadar. Sürçülisan ettimse affola…