İsim soylu sözcüklerin “-e, -de, -den” ad durum eklerini alarak yüklemi, yönelme, kalma ve çıkma anlamıyla tümleme görevini yükleyen ögeye dolaylı tümleç denir.
→ Yakışmıyordu bu asık surat ona. (Kime?) → Zamana, karşı konulamaz. (Neye?) → Kışın güneye inmeli. (Nereye?)
→ Evde kimseyle konuşmazdı. (Nerede?) → Bu taşta önemli bir özellik var. (Neyde?) → Teyzemlerde buluşacaktık. (Kimde?)
→ Eşofmanın cebinden bir anahtar çıkardı. (Nereden?) → Duyduklarımdan bir sonuca varamadım. (Neyden?) → Herkes adamdan ürkmüştü. (Kimden?)
→ Haftaya sınava gireceğim. (Ne zaman?) → Her sonbahar gelişinde sen gelirsin aklıma. (Ne zaman?) → Sonradan bir gelişme oldu mu? (Ne zaman?) → Sizi gönülden kutluyorum. (Nasıl?)
→ Konağın odalarından birinde kalıyordu. → Kitaplığın gözünde küçük bir fotoğraf buldu.
→ Bir selam geldi bana o nazlı güzelden. → Mazide kalan bir hayale daldı.
→ Kafeslerde hapsolmuş kaplanların mağrurluklarına hayran kalmıştım.
→ Yaşlılara otobüslerde yer veriniz. → Gençlerden ancak üretim beklenebilir.
→ Ağlamayana mama vermezler. → Duyduklarıma inanamıyorum.
→ Sana da bana da dar olur dünya.
→ Sizin gibisine güvenmemeliydik.
→ Şehirlere, ilçelere saldırdılar. → Böyle güzelliklere, inceliklere alışık değildi.
Örnek Soru:
Aşağıdakilerden hangisinde edat grubu dolaylı tümleç görevindedir? A) Güneşten kopmuş gibi afacan ve sarışın bir çocuktu. B) Mümkün mü Hızır gibi ebediyen yaşamak? C) Solgun bir karanfil gibi düşüyorsun içime. D) Bizim gibilerine yakışmaz bu davranışlar. E) Adını bir mıh gibi aklımda tutuyorum.
Çözüm: Edat grubu A’da “Güneşten kopmuş gibi sarışın ve afacan çocuk” ifadesiyle sıfat tamlamasında sıfat görevinde kullanılmıştır. B’de “Hızır gibi ebediyen yaşamak” şeklinde özne görevinde; C’de “Solgun bir karanfil gibi düşmek” ifadesiyle zarf tümleci; D’de “Bizim gibilerine” ifadesiyle dolaylı tümleç; E’de “mıh gibi” ifadesiyle zarf tümleci görevinde kullanılmıştır. Doğru seçenek D’dir.
→ Esnaf, orada konuşur, kavga eder, eğlenir.
DİKKAT! Sıralı cümlelerde dolaylı tümlecin kullanılmaması bazen anlatım bozukluğuna yol açar.
“Çocuklarımızı korumalı, iyi eğitim vermeliyiz.” cümlesinde “Kime eğitim vermeliyiz?” sorusunun cevabı olarak “Çocuklarımızı” değil “çocuklarımıza” diyebiliriz. O hâlde bu cümlede dolaylı tümleç eksikliği söz konusudur. Bu cümleyi “Çocuklarımızı korumalı, onlara iyi eğitim vermeliyiz.” şeklinde, dolaylı tümleç ekleyerek, düzeltebiliriz.