Azerbaycan Ordusu Karabağ harekâtında ilerlemeye devam ediyor. Ermenistan güçleri her türlü silahları bırakıp kaçıyor ya da beyaz bayrak açarak teslim oluyor.
Yaklaşık otuz yıldır işgal altında bulunan ve harekâtta geri alınan şehir, kent ve köylerin görüntüleri paylaşılıyor. Gün olacak o topraklar ve yerleşim yerleri canlanacak, insanlar oraya hayat verecektir.
“Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecek” gönüllerdeki vatan hasreti ve sevgisi ile topyekûn işgal altındaki topraklar düşmandan kurtarılaraktır. Artık vuslat vaktini bekliyoruz.
Okunmakta olan bu yazımız harekâtın 12. Gününde kaleme alındı. Ermenistan sivilleri vurmaya devam ediyordu. Son olarak Gence ve Berde görüntüleri ile birlikte, Goranboy, Terter, Ağdam, Ağcabedi’deki yerleşim yerleri de füzelerle ateş açıyor.
Ermenilerle ilgili bilinen bir gerçek var ki hiç değişmemiş. Değişmeye, medenileşmeye ve insani duygularla donanmaya hiç niyetleri yoktur.
On dokuzuncu asrın ilk çeyreği ve takip yıllarda vahşi, insanlık dışı, katliam gibi baskınlar, yaş ve cinsiyet ayrımı yapmadan öldürdükleri insanlar.
Biz Türkler, taşören devlet ve milletleri çok iyi biliyor tanıyoruz. Yüreklerini, dünyada var oluş nedenlerini, yaptıklarını ve niyetlerini çok biliyoruz.
Dün Karabağ’ı işgal ederken yaptıklarını vahşeti, soykırımı bu gün elbette yapamıyorlar. Yapamayacaklar. Biliyorlar ki Azerbaycan ve Türkiye iki kardeş ülke olarak tek yürek, tek vücut olmuş. Karabağ’ın işgalden kurtarılması için çalışıyorlar.
27 Eylül 2020 Pazar gününden itibaren devam eden savaştan her saat yeni haberler geliyor.
Cephe hattında silahlarını bırakıp kaçan askerlerin, ülkede yaşayan vatandaşlarının moralini bozmamak adına yine savaşı Karabağ dışına taşıma düşüncesiyle sivillere yönelik olarak kullanılması yasak füzeleri kullanmaya devam ediyor.
Ülkemizdeki ve dünyadaki insan hakları sözde savunucularından henüz ilgi çekecek, gündeme oturacak bir ses yok. AGİT Minsk gurubu ve BM den de elde tutulur bir mesaj yok. Görüşmelerin başlayacağı ile ilgili haberler var.
Bu defa umutluyuz ve yaklaşık otuz yıldır vatan toprağı ile vuslat anını bekliyoruz.
Uluslararası güçler bir kez dahi doğrudan yana olmuyor, haklıyı desteklemiyorlar. Evet, Ermenistan haksızdır demiyor, diyemiyorlar. Şuana kadar Ermenistan’a ne yapıyorsun. Derdin nedir. Komşu ülkenin yüzde yirmi topraklarını daha ne kadar işgal altında tutacaksın diye uyarıda bulunmuyorlar.
“Endişe ile izliyoruz.” “Ön şartsız masaya oturulmalı.” Gibi benzeri demeçler, kimseyi tatmin etmiyor. İşgal eden ile işgalden topraklarını kurtarmak isteyeni aynı şartlarda bir araya getirmek iyi niyet göstergesi değildir.
Savaşın durması, müzakerelerin başlaması için işgalin sona ermesi ve belirlenen süre içinde çekilme tamamlanmalıdır.
2002 yılından itibaren Karabağ ile ilgili tüm gelişmeleri çok yakın takip edenlerden biri olarak gün bugündür diyor, İşgalin bitmesi dileğimle…
Karabağ Candır.
Karabağ Vatandır.
Karabağ Azerbaycan’dır.
Karabağ’da vuslat vaktidir.
HÂR-I BÜLBÜL
Gül bende
Güle gül bende…
Kış gitti, gün önümde,
Bahar kondu yüreğime…
Mevsim çiçek çiçek bahar
Damla damla yağmur,
Masmavi deniz ufkunda güneş
Güneş yanmışlığında Hazar…
Ey Yüreğimin dalgaları!
Kafdağı’nca sevdalarım
Hasrete vurgun Hazar’ım…
Bilirim tanırsın beni
Balıklar, martılar kadar
Yakınım sana;
Dağlar kadar, Ufuklar kadar,
Ha-ı Bülbül kadar uzağım…
Çıdır düzünü, bir Hazar bilir,
Bir de yüreği Hazar olanlar,
Çıdır düzünde bir gül esir,
Dualar toprak olmuş, tekbir tekbir…
Dünyada tek Karabağ’da yetişirsin
Cıdır düzünde yetişen çiçeklesin
Başka hiçbir yerde yeşermezsin
En güzel saksıda toprağa ekilsen de
Sen Şuşa’yı kimseyle değişmezsin.
Canım cananım, yüreğim, hasretim
Benimle nefes alan şahdamarımsın
Bekliyorsun beni, rüzgârlarda selamım
Karabağ’da dalgalanan bayrağımsın.
Biliyorum, hiç görmedim seni,
Hiç ellerime alıp koklamadım.
Hissediyorum, yüreğini okuyor,
Feryadını yüreğimde hissediyorum.
Haydi, kalk bülbül konsun dalına!
Seni esir aldı sananlar çatlasın.
Neyin varsa sal toprağın üstüne,
Külekler, Bakü’de yüreklere aparsın.
Bahar ötesi yaz, yaz ötesi Hazar,
Hazar’ın yüreğinde Hâr-ı Bülbül
Hazar’da dalga dalga bahar,
Arı dalda, dalda bülbül, Hâr-ı Bülbül…
Fırtınalar esintiye dönende,
Damlalar isyan edecek çiseye.
Haydi uyan! Şafakta düğün olsun.
Mehmetçik hazırlık yapıyor sefere,
Dik dur vatan toprağında, alnın açık olsun…
Şimdi bahardayım, yolum Şuşa’ya
Çıdır düzünde bülbül olacağım,
Hâr-ı Bülbül’e konacağım önce,
Düşmana şimşek olup çakacak
Kardeşin hasretine son vereceğim…
05.05.2004 / Tokat
Not: Har-ı Bülbül bir çiçektir. Halen Ermeni işgali altında bulunan Karabağ’ın Şuşa şehri Çıdır Ovası’nda yetişmektedir. Kardeş Azerbaycan bu çiçeğe de vatan toprağına da hasrettir. Bir an önce işgal altındaki topraklara öz sahipleri Azerbaycanlı kardeşlerimin kavuşması dileğiyle bu şiir yazılmıştır.
Osman BAŞ