Amirinden memuruna, işçisinden çiftçisine, çaycısından simitçisine kadar hepimiz yıllardır siyaset yapıyoruz.
Oysa herkes kendi işimize yoğunlaşmalıydık.
Öğretmen öğretmenliğini, doktor doktorluğunu, imam imamlığını, yazar yazarlığını yapmalıydı.
Siyaseti siyasetçiler, bu işe soyunanlar, hem de profesyonel siyasetçiler yapmalı.
Bizim siyasetiniz sandıkla sınırlı kalmalıydı aslında.
FELSEFEMİZ DOĞRUYA DOĞRU, YANLIŞA YANLIŞ OLMALIYDI
Ömrümüzün büyük bir kısmı birilerini savunarak veya kötüleyerek geçti ve geçiyor.
İlişkilerimiz aramıza çıkar ve menfaatin girmesine kadar sürüyor.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış deme cesaretini gösteremiyoruz.
Doğru sadece bizim savunduğunuzdan ibaret olmadığı gibi, doğruya giden birden fazla yol olabilir..
Birbirimizi yarı yolda bırakıyor ve çok kolay harcıyoruz.
Aslında amirimizin, liderimizin, sevip saydığınız kişinin yanlışını ilk söyleyecek, onu ilk uyaracak biz olmalıyız.
KENDİMİZİN BİR FİKRİ VE SÖYLEYECEK BİR SÖZÜ OLMALIYDI
Fikir sahibi olmalı, fikirlerimiz doğrultusunda yaşamalı, makamları, mevkileri ve kişileri değil fikirleri benimsemeliyiz.
Çünkü mevkiler, makamlar ve kişiler bugün var, yarın yok.
Mevki ve makamlar uğruna ne aklınızı kiraya verin ne de bir başkasının aklını kiralamayın.
İnsanları etkilerken akıllarını kullanmalarına lütfen imkan veriniz.
FİKİRLERİMİZİ HAREKETE, SÖYLEDİKLERİMİZİ PRATİĞE GEÇİRMELİYDİK
Sloganik yaşıyor, fanatiklik yapıyor, tribüne oynuyoruz.
Derinlemesine düşünemiyor, hoşgörülü olamıyor, sağlıklı kararlar alamıyoruz.
BİRBİRİMİZİ ANLAMALI VE DİNLEMELİYDİK ASLINDA
Rakiplerinize, farklı fikir ve düşünceye sahip olanlara önyargı ve art niyetle yaklaşıyoruz.
Halbuki kim ve hangi fikir ve düşüncede olursa olsun, asla hoşgörü ve diyalog ortamını kesmemeliyiz.
Farklı bakış açımızdan dolayı kimseyi inanç ve düşüncemize düşman etmemeliyiz.
Rakiplerimize empati ile bakmalı, düşüncelerimizi sık sık gözden geçirerek güncellemeliyiz, yanlışlarınızı ayıklamalı, arada bir acaba yanlış bir yolda mıyım diye kendimizi sorgulamalıyız.
Özeleştiri yapmalı. Hatamızı tespit edince özür dileyerek hatadan vazgeçmeliyiz. Çünkü hatamızı fark etmek de, özür dilemek de bir erdemliliktir.
KINAMAMALI, AYIPLAMAMALI, YADIRGAMAMALIYDIK
Siz siz olun sabit fikirli olmayın. Fikrinizin de bir gün değiştirebileceğini hesaba katın.
Çünkü fikirler olaylara, zamana, şartlara, yaşa bağlı olarak değişebilir.
Hayatınızı başkasını kötülemek ve eleştirmek üzerine kurmaktansa kendi doğrularınızı anlatın.
Kimseyi fikrinden ve yaptığından dolayı kınamayın, ayıplamayın ve gülmeyin.
Çünkü bugün ayıpladığımız, yadırgadığımız, kınadığımız ve güldüğümüz yarın başımıza gelebilir.
HER ŞEYİ TADINDA BIRAKMALIYDIK
Hangi makamda olursanız olun, görevinizi tadında bırakın.
Unutmayın ki hiç birimiz ne bulunmaz Hint kumaşı ne de vazgeçilmez değiliz.
Sakın gücünüzü koltuktan almayın, sahip olduğunuz koltuğa değer katın.
İnsanların size saygısı koltuğunuza değil, koltuğunuza verdiğiniz değerden olsun.
Koltuğa oturduktan sonra koltuğun değiştirdiği insanlardan olmayın sakın.
İşimizi gücümüzü düzgün yapmalı, kendimizi işimize vermeliyiz.
Yıllardır asıl vazifemizi bırakıp dünyayı düzeltmeye çalışıyoruz.
Aslında işimizi düzgün yapabilseydik dünya çoktan düzelmişti bile..
KARAMSAR OLMAYIN, HEP ÜMİT VAR OLUN
Kesinlikle hayattan beklentileriniz, davanızdan ve gayretlerinizden büyük olmasın.
Küçük beklentilerle yetinin. Yani aza kanaat edin.
Geleceğe karamsar bakmayın.
Her şeye rağmen hep ümit var olun.